31 Ocak 2011 Pazartesi

İstanbul Üniversitesi - Fenerbahçe 81-93 (Salondan İzlenimler)







Avcılar kampüsünde geçirdiğimiz yıllarda o salonda bir türlü izleme fırsatını bulamadığım Fenerbahçe'nin, bu defa eski mezun olarak galip geldiği bir cumartesi gününü orada geçirdik.

Eskiden oraya gidip gelirken trafikte saatlerce çile ve masraf çekerken,şimdi metrobüsle bu kadar kolay ve ekonomik git-gel yapmak bizim öğrenciliğimiz adına şansızlık olmuş.

Altunizade metrobüs durağına kadar yürürken kar yağmasını gerektirecek kadar buz gibi soğuk ama yağışsız kuru havada donunca ne işim vardı evde sıcak sıcak otursaydım diye düşünmedim değil.

Yolda farklı duraklardan birkaç tanıdık daha katılarak Avcılar'a geliverdik, kampüs girişinde güvenlikçiler maça mı geldiniz diye birden önümüze dikilip üst araması yaptı, anahtarlıkları anahtarlarıyla beraber buraya bırakın çıkışta alırsınız demeleri garipti.

Salona vardığımızda maça 15 dakika falan vardı, bu yüzden biz içeri girişte bir bekleme problemi yaşamadık. Ancak orada bizden çok önce gelen bazı tanıdıklarla karşılaşınca saat ikiden beri dışarda soğukta bekletildiklerinden şikayet ediyorlardı.

Giriş kapısında duran kadın polis görevlisi girenlere Fenerbahçe tarafı mı İstanbul mu diye sorup yönlendirme yapıyordu, herhangi bir bilet satışı yoktu, giriş bizim okul zamanlarımızda olduğu gibi ücretsizdi, Fenerbahçe taraftarına bizim bench arkasındaki kısmı ayırmışlardı.

Fenerbahçe bench arkasında sola doğru olan kısımlara oturarak yerleşenler olduğu gibi, daha sonra pankartlarıyla girip o kısımda sağa doğru ayakta sıkışan gençlerde oldu.

Getirilen bez boyama pankartın felaket kokusu ortalığı sarıverdi, büyük ihtimal hemen önümüzde yedek sıralarında oturan oyuncuları da rahatsız etmiştir. Pankartta Avcılar GFB yazıyordu, bunun yanına Devils of GFB diye bir pankart daha asmışlardı.

Bu gençler bu tarafa gelip ayakta hoplaya zıplaya tezahüratlara başlayınca, bir grup poliste onların sağına doğru yerleşiverdi.

Salon dört tribünlü, hentbol da oynanacak şekilde duvarlarla dizayn edilmiş ufak bir yapıydı, en büyük kusuru koltuklarının dar ve garip yerleşimiydi, birilerinin arasından geçmek için öndekilerin de sırtına falan basmadan cambazlık yapmak gerekiyordu ki, dengesini kaybedip düşen çok kişi oldu, zaten gençlerin zıpladığı yerlerdeki bir kısım koltuk maç sonunda fazla hareketten dolayı yerlerinden çıkmıştı.

Daha önce hiç bir bench arkasında bu kadar yakın maç izlememiştim, koçun söyledikleri duyulabiliyordu, hatta rahat konuşsun diye tezahürat edenleri molalarda susturuyorduk.

Beleş maça gelen yakın bölgenin gençleri maç öncesi ısınmakta olan oyunculara tezahürata başladılar. Herkes yılar Nevriye Yılmaz ve Birsel Vardarlııı Birsel Vardarlı tezahüratlarından başka kimseyi tanımıyorlardı herhalde ki ilgileri o kadarla sınırlı kaldı.

Fenerbahçe taraftarına ayrılan kısım dolmuştu, sonradan gelenler farklı yerlere geçiverdi. Karşı tribünde ise koskoca üniversiteyi desteklemeye gelen üniversite öğrencilerinden kimse yoktu. İstanbul Üniversitesi altyapı spor okullarından ilköğretim çağı çocuklar herhalde antrenmanları sonrasında tribüne çıkmışlardı, heyecanla İstanbul diye bağırıyorlardı.

Bizim zamanımızda kampüste ders olan cuma günlerine konan maçlarda biraz ilgi olurdu, sağlam tribün yaparak galatasarayı beşiktaşı falan elleri boş yolladığımız olurdu ama Fenerbahçe maçları genelde cumartesiye ya da okulun kış tatil dönemine falan denk geldiğinden hiç izleme fırsatım olmamıştı.

Karşı tribünde toplanan ufaklıklar maç başladığı gibi Fenerbahçe hücumlarında ıslıklamaya, koltuklarına vurup gürültü çıkarmaya başladılar. Çabaları gerçekten takdire değerdi, top kendilerine geçince İstanbul şak şak şak İstanbul diye bağırıyorlardı, ama takımın kapasitesi bir yere kadardı.

Maça çok fazla bir konsantrasyon göstermek mümkün değildi, tribündeki gençlerde kafalarına göre bildikleri bütün besteleri söyleyerek devreyi tamamladılar.

Bizde oturduğumuz yerden kenara gelen-oyuna giren oyunculara alkış bravo gazlamaları yapıyorduk, atılan güzel bir sayıyla bütün oyuncularda alkışlıyordu.

Molalarda baktım ki önümüzde duran su şişelerinin hepsinin kapak üzerinde oyuncu numaraları var, herkesin şişesi farklıydı, malzemeci bunlara dikkat ediyordu.

Koç Ratgeber mola olunca bir süre yardımcısı ile fikir alışverişi yapıp oyunculara yöneliyordu, söyledikleri de "doğru zamanda doğru kişiye pas verin, boştaki oyuncuyu bulun yeter" gibi laflardı, her defasında taktik tahtasına birşey çizmiyordu, bazen lafla bazen taktikle molaları geçiştirdi.

Molalar sonrasında oyuncular eller ortada Fener çekince hemen ardından bizden alkışlar yükseliyordu.

Angel oyuna başlayıp bir süre sonra kenara geldiğinde, forma altında kırmızı tonunda bir tshirt giydiğini gördük. Sonra en sağ koltuğa oturdu, bugün pek keyifli gözükmüyordu.

Genç taraftarlar Ivana kenara gelirken ona büyük ilgi gösterip Matovic Matovic i love you Matovic diye tezahürat ta yaptılar.

İkinci periyot boyunca biz birkaç kişinin malzemesi İstanbul Üniversitesinin heyecanlı koçu oluverdi, sürekli çizgiyi aşıp orta sahaya geliyordu, hocaaa gir sen de oyna diye laf ata ata biraz onunla uğraşarak zaman geçirdik.

Zaman zaman farkın azaldığı, baskıdan top çıkartmada basit hatalar yaptığımız anlar oldu ama sonlara doğru isabetli şutlarla fark tekrar açıldı ve oyunculara alkışlarla devre arasına yolladık. Oyuncular giderken Caferağa cimboma mezar olacak diye bir sinyal verdik.

İstanbul Üniversitesinin dans kulübü öğrencileri gösteri yapmaya sahaya giriverdiler, onlar pek senkronize olamadan danslarını icra ederlerken, Fenerbahçeli genç taraftarlar İstanbul İstanbul diye alkış tuttular.

Devre arasında gene cambazlıklarla koltuklardan arkaya geçiverdik, bu arada protokolün bize yakın tarafında oturan Tammy Sutton Brown ile selamlaştım. Bu kız sivil kıyafeti atkısı şapkasıyla modayı iyi takip ettiğini gösteriyordu, yanında ise Fenerbahçe eşofmanlarıyla Devran oturuyordu. Tekrar geri hoşgeldin diyerek selam verince, elindeki telefonuyla mesaj yazmayı bırakıp, gülümseyerek aradaki birkaç koltuğa rağmen uzanarak teşekkürler diye el çaktı.

Sonra ligde oynamıyor musun nedir durum diye sordum. Yani sorduk sormasına ama öyle bir bakıverdi ki, nasıl anlatsam bilemiyorum çok karışık mesele gibisinden, yanındaki Devran'a döndü baktı, ikisi birbirlerine konuştular, meseleyi nasıl izah edeceklerini çözemediler, Devran lisans kontenjan meselesi derken Tammy bana dönüp "maybe,but i dont know yet" deyiverdi.
Anladım karışık mesele, tamam ama salı günü oynuyorsun değil mi dedim, evet avrupa kupasında oynuyorum deyince salı günü görüşmek üzere diye ayrıldım.

Büfelere doğru gidiverdik, biraz kalabalıktı, bu salonun büfeleri İstanbuldaki stad ve salonlardan daha ucuzdu, su 50 kuruş, tost 1 lira. Tuvaletler ise geniş ve tertemiz, Caferağa'dan bile daha büyük.

Yanımdaki arkadaş devre arasında İstanbul koçunun adı neydi acaba diye merak ediyordu, ona seslenirken adını bilmeden zor oluyordu. Oradaki ofis odanın içine girip yaşlı hocalardan birine soruverdim, Alper Durur diye yanıtladı, sonra bana bakıp güldü ne için sormuştun yoksa birşey mi oldu diye.

Devre arasında İstanbul Üni. bench arkasında gördüğüm neozepron'un yanına gidip sohbet etmeye koyulduk, bu arada ikinci devre de başlamıştı, ikinci devreyi de bu taraftan İstanbul oyuncularını gazlayarak geçirdim.

Bir yandan sohbet, bir yandan maça bakıyorken sahada ki Nevin Newlin'de bizim gibi oyunu izler vaziyette dolaşıyordu,
açıkçası sezonun devamı için Tammy'nin ligde oynamaması durumunda böyle kritik bir yedeğin formsuzluğu endişe verici olur, bugün çok süre almasından dolayı katkısı oldu ama zayıf bir rakibe karşı direnci düşüktü.

Üniversitenin kısa boylu oyun kurucusu bana eskiden erkek takımımızda oynayan yararsız Keith Jennings'i hatırlattı. Bizim eski oyuncumuz Matee Ajavon ise benchte en solda sivil kıyafetleriyle oturuyordu, geçen sezon bizim kulüpte oynadığından, ertesi sene tekrar aynı ülkede başka bir takıma transfer olacağında hakları bize aitmiş (bu şart ülkedeki bütün yabancı oyuncularda geçerliymiş) o sezon bizden aldığı ücreti bonservis gibi bize ödemeleri gerekiyormuş. Onlar ise bizim kulüpten bu konuda özel izin almışlar, herhangi bir ücret ödememişler. Kulüpte bize karşı oynatılmasın diye bütün yabancı oyuncularla bu şekilde anlaşmaları zaten önceden yapıyormuş, böyle bir şart olmasaydı da Ajavon geçen hafta bir sakatlık yaşamış ve bu maçta oynayabilecek durumda da değilmiş (bu bilgileri Fatih sohbet sırasında anlattı)


Koç Ratgeber iddaa mı oynadı ne yaptı böyle gençleri sokmuyor bir türlü diye dertleniyorduk, bizimle oturup kamerasıyla çekimler yapan ağabey acaba gidip o tarafta arkadan fişeklesek mi diye bir fikir attı ama sonra vazgeçtik.

Şaziye giriyordu, çıkıyordu, giriyordu, çıkıyordu ama attığı şutlar nereden nerelere geldi diye herkesi hayret ettirecek kadar kötüydü.

Son beş dakika gençler girince alkışlarla haydi Özge, haydi Olcay gazlamaları...sonrasında son dakikalarda uzun bir sakatlıktan dönen Begüm'de alkışlarla giriverdi, az birşey oynayabildi.

FB tv muhabiri Aslı Duru tribündeki yerinden ayrılıp sahaya iniverdi, mikronu eline alıp hazırlanıyordu ama kameraman yoktu, herhalde sonra maçı çekenlerden biri gelecekti.

Fark son anlarda azaldı, bravo Alper hoca, bravo Paris falan diye bu tarafı da fişekleyip, iddaa handikapına göre kazanan İstanbul Üniversitesi oldu.

Ben arkadaşların yanına bıraktığım montumu almaya Fenerbahçe tribün tarafına geçtim, oradan bizim oyuncuları alkışlarla içeri yolladık, devre arası yaptığımız sinyali bu sefer gençler yapıyordu Caferağa cimboma mezar olacak diye bağırıyorlardı. Selamlayarak giden oyunculardan bazıları röportaj için kalmış, Horakova gibi birkaçı da taraftarların formasına imza atıyor, resim çektiriyorlardı.

Koç içerden çantasıyla çıkıp röportaj için genç oyuncularının yanında beklemeye başladı, etraftan seslenenlere selam veriyordu. Biz de Turanlar'a götürsek bu göbekle bize ne hesap çıkartır kimbilir diye geyik yapmıştık.

Salonda fazla oyalanmadan çıkıp metrobüse yöneldik, vakıfbank-eczacı büyük müessese derbisine de bir uğrayalım bakalım diyerek yola düştük, ikinci setin başına yetiştik.

Salı günkü Caferağa'daki maç okulların tatil dönemine de denk geleceğinden ilgi büyük olur,erkenden kuyruğa girmek gerekecek.

29 Ocak 2011 Cumartesi

Kraliçeler İstanbul Üniversitesini Bitirdi.81-93 !!!


Fenerbahçe Deplasmanda Zorlanmadı.
29.01.2011

Türkiye Bayanlar  Basketbol Ligi'nin 15. hafta mücadelesinde, Fenerbahçe, deplasmanda karşılaştığı İstanbul Üniversitesi'ni 81-93 mağlup etti.

TBBL’nin 15. hafta mücadelesinde İstanbul Üniversitesi ile Fenerbahçe karşı karşıya geldi. Sarı Lacivertli ekip rakibini 81-93’lük skorla mağlup ederek liderliğini sürdürdü.

Maça her iki takım da karşılıklı buldukları sayılarla başlarken ilk dakikalarda birbirlerine üstünlük kurmakta zorlandılar. Karşılaşmanın ilk 3 dakikası karşılıklı basketlerle 6-6 eşitlikle geçilirken, bu dakikadan sonra Angel McCoughtry, Ivana Matovic, Birsel Vardarlı, Esmeral Tunçluer ve Nevriye Yılmaz ile 10-0’lık bir seri yakalayan Fenerbahçe skoru 6-16’ya taşıdı. Rakibinin serisine Okeisha Howard’ın serbest atış sayıları ile son veren İstanbul Üniversitesi, zaman zaman rakip potada sayılar bulsa da, bu sayılar farkı eritmek için yeterli gelmedi ve periyodun son dakikasına 16-22 Fenerbahçe üstünlüğünde girildi. Son dakika içinde Esmeral Tunçluer ve Ivana Matovic ile skor üreten Fenerbahçe, ilk periyodu 16-25 önde tamamladı.

İkinci periyoda Ivana Matovic’in serbest atış sayıları ile başlayan Fenerbahçe, Esmeral Tunçluer’in üçlüğü ile de skoru 16-30 yaptı. Periyottaki ilk sayısını Okeisha Howard ile bulan İstanbul Üniversitesi, günün başarılı ismi Esmeral Tunçluer’in sayısına engel olamadı. Hana Horakova’nın üçlüğü ile skoru 23-35 yapan Fenerbahçe, Nevin Nevlin ve Nevriye Yılmaz’ın da skora katkı yapan oyunu ile rakibi ile arasındaki skor farkını korudu ve devrenin son 3 dakikasına girilirken skoru 30-46 yaptı. Devrenin son dakikaları içinde Anete Jekabsone ile de skor üreten ve tekili olan Fenerbahçe karşısında Danielle Gant ile maça tutunmaya çalışan İstanbul Üniversitesi, bu oyuncunun elinden sayılar bulsa da bu sayılar farkı azaltmak için yeterli gelmedi. Devrenin son dakikasına 36-48 önde giren Fenerbahçe, son dakika içinde de Nevin Nevlin ve Hana Horakova ile skor üretti ve ilk devreyi 36-54 önde kapatan taraf oldu.

Karşılaşmanın ikinci devresine Danielle Gant’ın sayısı ile başlayan İstanbul Üniversitesi’ne Fenerbahçe de Ivana Matovic ve Angel McCoughtry ile cevap verdi. Özellikle Danielle Gant ile rakibi karşısında etkili olmaya çalışan İstanbul Üniversitesi, savunmasında açıklar verince Fenerbahçe kolay sayılar şansı bularak rakibinin farkı kapatmasına izin vermedi. Periyodun ilk 5 dakikası 50-65 Fenerbahçe’nin üstünlüğünde geçilirken, bu dakikadan sonra da etkili oyununu sürdüren Sarı Lacivertli ekip skoru 50-71’e taşıyarak 21 sayılık farka ulaştı. Periyodun sonuna kadar oyunun kontrolünü elinde tutan Fenerbahçe, maçın final periyoduna da 59-79 önde giren taraf oldu.

Maçın son periyoduna Anete Jekobsone’nin sayısı ile başlayan Fenerbahçe, Nevriye Yılmaz ile de skoru 58-85 yaptı. Periyottaki ilk sayısını Ashley Paris ile bulan evsahibi ekip, Danielle Gant ve Okeisha Howard ile üst üste sayılar bulsa da bu sayılar farkı kapatmak için yeterli gelmedi ve karşılaşmanın son dakikasına da 77-91 Fenerbahçe üstünlüğünde girildi. Son dakika içinde Olcay Çakır ile skor üreten Fenerbahçe, karşılaşmadan da 81-93’lük skorla galip ayrıldı.

SALON: Avcılar Spor Salonu

HAKEMLER: Halil Baldemir, Ozan Çakar, Celal Pişman

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ (81): Aylin Korkmaz 7, Bahar Yapar 12 (5 ribaund-1 asist), Okeisha Howard 19 (4 ribaund-3 asist), Melis Talay 3, İlknur Dumlu 3 (1 asist), Serenay Çakmakçı, Nilay Aydoğan, Mehtap Gezer 6 (3 ribaund-1 asist), Yelda Kavazoğlu (1 ribaund), Ashley Paris 12 (12 ribaund-2 asist), Danielle Gant 19 (2 ribaund-5 asist).

FENERBAHÇE (93): Özge Kavurmacıoğlu, Anete Jekabsone 12 (2 ribaund-2 asist), Hana Horakova 11 (1 ribaund-1 asist), Birsel Vardarlı 2 (5 ribaund-4 asist), Yasemin Dalgalar, Esmeral Tunçluer 11 (2 ribaund), Şaziye İvegin 2, Nevriye Yılmaz 11 (8 ribaund-4 asist), Ivana Matovic 17 (4 ribaund-3 asist), Olcay Çakır 4, Nevin Nevlin 17 (3 ribaund-3 asist), angel McCoughtry 6 (5 ribaund).

1. PERİYOT: 16-25
2. PERİYOT: 20-29
3. PERİYOT: 22-25

4. PERİYOT: 23-15

 * Tebrikler Kraliçeler ve teknik heyet.
* gs maçı öncesi son hazırlık maçımız oldu.Fazla sıkmadı oyuncularımız.
Fazla sayı yemiş gibi gözüküyoruz ama son 4 dakikada genç ve yedek oyuncularımızın süre aldığı dakikalarda kötü oynayarak 15 sayı yedik.Hoca da bu durumdan şikayet etti zaten.
* Bu maçla ilgili 2 sevindirici not verebiliriz.
Biri Newlin'in giderek artan süresi ve performansıydı.Bu maçta da 30 dakikada 17 sayı‚ 3 ribaund‚ 3 asist
 ile başarılı bir perfprmans göstererek hem hazır olduğunu gösterdi,hem de Matoviç ve Nevriye'yi dinlendirmiş oldu.
* İkincisi de çok uzun süren sakatlığından sonra Begüm'ün 02.02 dakikada olsa oynamasıydı.
Hoşgeldin Begüm diyorum.
* İÜ'de eski oyuncumuz Matee Ajavon oynuyor.Bu maçta oynamadı.Sebebi ,sanırım hakları hala bizde ve transferine bizim maçta oynamaması şartı ile izin vermişiz.O nedenle oynamamış galiba.
* İÜ'de yabancıların dışında 1989 doğumlu Bahar Yapar'ın 30 dk.12s.5r.1a.4tç.(9/6 ikilik) performansı dikkat çekiciydi.Sezon ortalaması da 9 sayı.Genç Bayan Milli Takım Kaptanlığını da yapmış.Boşnak asıllı.
2006 Balkan Gençler Şampiyonluğunda önemli pay sahibi olmuş.All Star da da oynadı.

Bahar Yapar 
Hakkında bir yorum ;
BAHAR…. “YAPAR”
İstanbul Üniversitesi uzun yıllar önce Bahar Yapar’ı Yıldırım Bosna kulübünden kendi altyapısına transfer ettiği zaman kadın basketbolunu yakından izleyenler TKBL’ye yeni bir yıldız geleceğini öngörmüştü. Bahar Yapar geçtiğimiz sezonun sonlarında başlattığı çıkışı bu sezon adeta bir patlamaya dönüştürdü. Sayı ortalamalarında ilk 10 sırada bulunan tek Türk oyuncu olan 1989 doğumlu forvet başarılı çıkışına istikrar da eklerse Euro 2011'de yer alacak A Kadın  Milli Takımına adını yazdırabilir.

28 Ocak 2011 Cuma

Penny Hakkındaki Görüşümü Semih Özsoy Doğruladı.!!!


Basketbol Şube Yöneticimiz Semih Özsoy NTV SPOR'da katıldığı bir programda çeşitli konularda soruları yanıtlamış.Ancak bu tip programlardan haber alabiliyoruz.
 Penny'nin gidişi  hakkında şurada görüşlerimi yazmıştım.

Teşekkürler Penny Taylor !!!

  ''Evet kaçarcasına gitmemeliydi ama bana  göre gerçek sebebi resmi açıklamadaki getirdiği arkadaşının başına gelenlerden kendini sorumlu tutması değil basketbol hayatının riske girdiği güvensiz bir ortam oluşmasıdır.Taurasi'nin başına gelenlerin kendi başına da gelebileceğini - zaten son doping kontrolüne girmemekte direnmesi - hissetmesidir.Basketbol hayatı bitebilir kızın''

   Semih Özsoy şunları söylemiş ;(Sanki yazımı okumuş öyle konuşmuş :)))

''Penny ise arkadaşının kesinlikle haksızlığa uğradığını düşünüyordu. Bu korku da bazı basketbol yorumcuları tarafından yanlış adlandırıldı. Penny'nin Kölne gönderilen numunesi negatif çıktı. Ancak o genel bir güvensizlik yaşadı. Diana‚ Yapmadım dediği halde başına bunlar geliyorsa‚ benim de başıma gelir dedi. Maçta numune vermeyi bile reddediyordu. İkna etmemizin ardından numune vermeyi kabul etti. Kölndeki numunelerin negatif çıktığında kendisi Dianaya haksızlık yapıldığına daha çok inandı''
  
   ''Ne diyorsak O'' :)) gibi Fotomaç tarzı bir geyiğe girmeyeceğim ama bu işi laf olsun diye yapmadığımızın bir kez daha anlaşıldığı için sevinçliyim sadece.

27 Ocak 2011 Perşembe

Anna Vajda İle Yollar Ayrıldı.

http://www.forumfener.net/wp-content/uploads/2010/09/Anna_Vajda.jpg


Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımımızın oyuncularından Anna Vajda ile mevcut olan sözleşme iki tarafın ortak kararı ile feshedilmiştir. 

Anna Vajda'ya bundan sonraki spor hayatında başarılar dileriz. 

FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ
 
 ******************
Yolu Açık Olsun.
ZVVZ USK Prague takımına gitmiş.
Katkıları için teşekkürler diyeceğim ama fazla katkı yapamadı.Gene de teşekkürler.
Fazla katkı yapamadı dedim ama lig istatistikleri çokta kötü değil.Süre aldığı maçlarda fena katkı yapmamış.7.29 sayı,3,4 ribaunt,1.1 asist.
Euroleague istatistikleri ; 

Hoca'nın hemşehrisi ve tanıdığı ,bildiği kariyeri iyi olan bir oyuncuydu.İlk kez Macaristan dışına çıkıyordu.Belki Onun sıkıntısını çekti.Sezon başında sakatlığı vardı.Sonra da yabancı kontenjanı olayı yüzünden ligte oynayamadı.Ancak hoca da bence yeterli süre vermedi.
Euroleague'de yabancı sorunu yoktu ve daha  fazla süre vermeliydi.İhtiyaç olduğu anlarda bile oynatmadı.Bilemiyoruz hocanın ne düşündüğünü ama kendi vatandaşı ve tanıdığı,bildiği böyle bir oyuncudan yararlanamamasının sebebi olmalı diye düşünüyorum.
 Tekrar katkıları için teşekkürler.
Güle Güle Anna Vajda !!!

TBBL 14.Hafta : Fenerbahçe - Samsun Basketbol 85-67 !!!


Fenerbahçe İkinci Devre Sonuca Gitti.
26.01.2011

TBBL’de 14. haftanın kapanış maçında, lider Fenerbahçe, evinde konuk ettiği Samsun Basketbol’u ikinci devredeki etkili oyunu ile 85-67 mağlup etti.

Türkiye Bayanlar  Basketbol Ligi’nin 14. hafta mücadelesinde lider Fenerbahçe, evinde Samsun Basketbol’u ağırladı. Karşılaşmanın ilk devresi başa baş bir mücadeleye sahne olurken, ikinci devrenin başlangıcından itibaren maça ağırlığını koyan evsahibi ekip, etkili oyunu ile karşılaşmadan 85-67’lik skorla galip ayrıldı.

Maça konuk ekip Jessica Adair’in sayısı ile başlarken, Fenerbahçe de rakibine Nevriye Yılmaz ile cevap verdi. İlk dakikalarda her iki takım da karşılıklı sayılar bulurken birbirlerine üstünlük kurmakta zorlandılar ve maçın ilk 4 dakikası 9-8 Fenerbahçe üstünlüğünde geçildi. Nevriye Yılmaz ile skoru 11-8 yapan Fenerbahçe, Kristi Toliver’in elinden gelen Samsun Basketbol sayısına engel olamadı. Angel McCoughtry’nin üst üste bulduğu sayılarla skoru 14-10’a taşıyan Fenerbahçe, Deniz Boz’un üçlüğüne engel olamadı. Esmeral Tunçluer ve Nevin Nevlin ile 5 sayılık farka ulaşan Sarı Lacivertli ekip (18-13), Ceyda Kozluca’nın üçlüğüne engel olamadı. Periyodun son dakikasına 20-16 Fenerbahçe üstünlüğünde girilirken, son dakika içinde her iki takım da skor üretti ve ilk periyot 22-18 Fenerbahçe üstünlüğünde sona erdi.

İkinci periyoda Jessica Adair’in serbest atış sayısı ile başlayan rakibine Nevriye Yılmaz ile cevap vermekte gecikmeyen Fenerbahçe, rakibi karşısında zaman zaman daha etkili bir görüntü çizse de çabaları farkı açmak için yeterli gelmedi ve 15. dakika 28-23 Fenerbahçe üstünlüğünde geçildi. Farkın daha fazla açılmasına izin vermeyen Samsun Basketbol, Jessica Adair ve Ceyda Kozluca ile skor üretti ve devrenin bitimine 4 dakika kala skoru 28-26 yaptı. Angel McCoughtry ile bir kez daha rakip potada sayı bulan evsahibi ekip, Nazlı Güler ve Jessica Adair’in sayılarına engel olamayınca devrenin son 1:46 dakikasına 30-30’luk eşitlikle girildi. Son dakikaları rakibine oranla daha iyi oynayan Fenerbahçe, ilk devreyi 34-31 önde tamamlayan taraf oldu.

Karşılaşmanın ikinci devresine hızlı başlayan Fenerbahçe, Nevriye Yılmaz, Angel McCoughtry, Birsel Vardarlı ve Esmeral Tunçluer ile 8-0’lık bir seri yakalayarak skoru 42-31 yaptı. Üç dakika boyunca skor üretemeyen Samsun Basketbol, periyottaki ilk sayısını Jessica Adair ile bulurken, Ceyda Kozluca’nın üçlüğü ile de maça tutunmaya çalıştı. Nevriye Yılmaz ile skor farkını koruyan Fenerbahçe, Anete Jekabsone’nin de skora katkı yapan oyunu ile periyodun bitimine 3 dakika kala skoru 53-39’a taşıdı. Etkili oyununu sürdüren Fenerbahçe, Anete Jekabsone’nin üçlüğü ve Nevin Nevlin’in serbest atış sayısı ile son 1:32 dakikaya da 57-39 önde girdi. Son dakika içinde her iki takım da karşılıklı sayılar buldular ve Fenerbahçe maçın final periyoduna da 20 sayı farkla 61-41 önde giren taraf oldu.

Karşılaşmanın final periyoduna Anete Jekabsone’nin sayısı ile başlayan Fenerbahçe, Makbule Amachree’nin elinden gelen sayılara engel olamadı. Son periyotta Ivana Matovic’in de takıma katkı yapması ile evsahibi ekip skor avantajını korurken, Samsun Basketbol da zaman zaman Jessica Adair ile rakibine cevap vermeye çalıştı. İkinci devrenin başlangıcından itibaren yakaladığı ivmeyi son periyotta da sürdüren Fenerbahçe, maçın son 3:11 dakikasına da Esmeral Tunçluer’in sayısı ile 77-52 önde giren taraf oldu. Ceyda Kozluca’nın sayıları ile rakibine cevap veren konuk ekip, Anete Jekabsone’i durdurmakta zorlandı ve son dakikaya 85-61 Fenerbahçe üstünlüğünde girildi. Son dakika içinde konuk ekip 6 sayı üretse de Sarı Lacivertliler karşılaşmadan 85-67’lik skorla galip ayrıldı.

SALON: Caferağa Spor Salonu

HAKEMLER:
Fatih Söylemezoğlu, Tunçtan Durmuşcan, Mirhan Ateşer

FENERBAHÇE (85):
Anete Jekabsone 20 (4 ribaund), hana Horakova 4 (1 ribaund-2 asist), Birsel Vardarlı 4 (6 ribaund-4 asist), Esmeral Tunçluer 8 (4 ribaund-4 asist), Şaziye İvegin, Nevriye Yılmaz 19 (8 ribaund-3 asist), Ivana Matovic 10 (3 ribaund-2 asist), Olcay Çakır, Nevin Nevlin 8 (10 ribaund-1 asist), Angel McCoughtry 12 (4 ribaund-2 asist).

SAMSUN BASKETBOL (67): Cansu Aslan 6 (2 ribaund-2 asist), Deniz Boz 3 (1 asist), Ceyda Kozluca 21 (3 ribaund-1 asist), Ebru Ünal, Doğa Comba, Nazlı Güler 8 (4 ribaund-1 asist), Jessica Adair 16 (11 ribaund-1 asist), Kristi Toliver 5 (1 ribaund-3 asist), Makbule Amachre 8 (1 ribaund-1 asist).

1. PERİYOT: 22-18
2. PERİYOT: 12-13
3. PERİYOT: 27-10
4. PERİYOT: 24-26




* Tebrikler Kraliçeler ve teknik heyet.
* Bizim için çok güzel bir antrenman oldu.Samsun Basketbol 3 önemli oyuncusu Tatum Brown,Alexis Gray,Gülşah Akkaya olmamasına rağmen gayet iyi bir basketbol oynayarak ilk yarıda bize kök söktürdü.
* 3.çeyrekteki 3 dakikalık vites arttırma ile maçı kopardık.Bu 3 dakika içerisinde çok iyi savunma yaparak Samsun Basketbol'a sayı attırmadık.27.dk.da 53-39'luk skoru yakalamıştık.
Bu çeyreğin skoru 27-10.

* Angel'ı fazla yormadı hoca.17.53 dk. süre aldı.12s.4r.2a.2tç.
* Jakobsone'i takıma adapte etmeye çalışıyoruz.Tarsus'tan sonra dün de gayet iyi oynadı.7/5 ikilik,2/2 üçlük,4/4 serbest atış gibi yüksek bir yüzde ile 20 sayı ,4 ribaunt,2 top çalma ile önemli katkı yaptı.
* Bir diğer sevindirici nokta da Newlin'in de rotasyona dahil olmasıydı.O da Tarsus'tan sonra bu maçta da 20.02 dakika gibi önemli süre aldı.8 sayı,10 ribaunt ,1 asist ile önemli katkı yaptı.
* Hoca bundan önce pek süre vermiyordu benchteki oyunculara.O da transfer bitince artık süre vermeye başladı.Nevriye ile Matoviç'in anası ağlarken bile Newlin'e süre vermiyordu.Süre almayan oyuncu nasıl katkı sağlayacak ki ? Newlin maçtan sonra süre verilirse elimden geleni yaparım dedi.
* Maçla ilgili bir kaç dikkat çeken not ; Birsel'in 6 ribauntu,Matoviç'in 5 top kaybı,Olcay'ın bloğu,sadece 6/2 üçlük denememiz di.
* Samsun Basketbol'u beğendim.Özellikle gs'den 6 Aylığına kiraladıkları Ceyda Kozluca'yı.(21s.3r.)
gs ile 1 yıllık sözleşme imzalamıştı.Seneye bu oyuncuyu kaçırmamalıyız.Aynı şekilde Bahar'da gs ile 1 yıllık daha sözleşme imzalamıştı.Onu da kaçırmamak lazım.

25 Ocak 2011 Salı

Tammy Sutton Brown Yeniden Fenerbahçe'de !!!!

tammy bayan basketbol

Hem Avrupa hem de Türkiye’de istikrarlı başarısını devam ettiren Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımı, son dönemdeki transferlerine bir yenisini daha ekledi. 


Takımımız, Angel Mccoughtry ve Anete Zogota transferlerinin ardından geçen seneki şampiyonluk kadrosunda da bulunan eski oyuncumuz Tammy Sutton-Brown ile yeniden anlaştı. 


33 yaşında ve 1.93 metre boyundaki Kanadalı oyuncu, 4-5 numara pozisyonunda görev yapıyor. Kariyerine Rutgers University’de başlayan Kanadalı oyuncu, daha önce Charlotte Sting, USK Prague ve Dynamo Moscova takımlarında oynamıştı. 


2001’den beri WNBA’de forma giyen deneyimli oyuncu son 4 sezondur Indiana Fever takımında forma giyiyor. Geride kalan sezon Fever’da 8.1 sayı, 5.1 ribaund, 0.9 asist istatistiklerini yakalayan Sutton-Brown, 2006-07 sezonundan sonra aralıksız 4 yıl Fenerbahçe forması giymişti. 


Başarılı pivot, geçen sezon 25 maçta, 22.3 dakika ortalama oynama süresinde 7.2 sayı, 3.9 ribaund, 1.3 asist, 1.2 top çalma, 1.1 blok ve 1.7 top kaybı istatistiklerini yakaladı.


Tammy Sutton-Brown, Türkiye’de olduğu süre içerisinde Fenerbahçe ile birlikte 4’ü lig şampiyonluğu 3’ü Cumburbaşkanlığı Kupası ve biri Türkiye Kupası olmak üzere toplam 8 kupa kaldırmıştı. 


Kanadalı oyuncu, yeniden Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımı’nın başarısı için mücadele edecek.



Tammy Sutton-Brown sağlık kontrolünden geçti


Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımımızın kadrosuna kattığı oyuncularımızdan Tammy Sutton-Brown rutin sağlık kontrolüne tabi tutuldu.



Kadıköy Acıbadem Hastanesi’ne gelen Kanadalı oyuncu kan testi, ortopedi, genel cerrahi, göz muayenelerinin ardından efor testinden geçti.


Tammy Sutton-Brown sağlık kontrol sonuçları Kulübümüz sağlık ekibi tarafından değerlendirilecek.

Fenerbahçe formasını daha önce dört sezon giyen Kanadalı basketbolcu bu formayı tekrar giyecek olmaktan dolayı çok mutlu olduğunu belirtirken, takıma katkı sağlamak istediğini söyledi.
fenerbahce.org
*********************
 Hayırlı Olsun.Başarılar ''Simba''
Haberleri çıkmıştı gene resmi kanallardan önce.Her zaman olduğu gibi resmi açıklamayı bekledik.
Bugün resmen açıklandı.Sağlık kontrolünden de geçti.
 Taraftarın çoğunluğu hoş karşılamadı bu transferi.Beklentiler daha büyüktü.
Ancak bence makul bir seçim.Bu saatte ligte oynayabilecek mi bilemiyorum ama sadece EL'de 6-8 maç oynayabilecek ve Nevriye ile Matoviç'i 12-15 dakika dinlendirebilecek rotasyon rol oyuncusu kimi bulacaktık ki ? Ebony Hoffman'dan sonra en uygun tercih bence.Ebony sanırım Çin'de oynuyormuş.Düşünüldü mü bilemiyorum ama TSB makul tercih dediğim gibi.
 Artık bizden biri.4 sezonda 8 kupa kaldırmış tecrübeli bir oyuncu.Uyum sorunu çekmez.
Gerçi Angel ve Zogota bile bu sıcak ortamda hiç bir yabancılık çekmediler.
 Newlin ve Vajda'nın istenilen katkıyı verememesinden sonra bir alternatif uzun oyuncu ihtiyacımız vardı.Tanıdık bir isimle  bu ihtiyacımızı giderdik.Böyle bakmak lazım artık.
 Vajda'nın da Prag takımı ile anlaştığı haberleri bizzat o kulübün resmi sitesinde yazıyor.
Biz resmi siteden 3-4 gün sonra duyarız her zaman olduğu gibi.

23 Ocak 2011 Pazar

TBBL 13.Hafta : Kraliçeler Zorlanmadı.67-88


Fenerbahçe Zorlanmadan Kazandı.
22.01.2011

TBBL’nin on üçüncü haftasında oynanan maçta Fenerbahçe, Tarsus Belediyesi’ni 67-88 yendi.
Bayanlar  Birinci Ligi’nde sezonun on üçüncü haftasında oynanan maçta Tarsus Belediyesi, Fenerbahçe’yi konuk etti. Maçtan İstanbul temsilcisi 67-88 galip ayrıldı. Nevriye Yılmaz 30 sayı, 14 ribaund ve 5 asistlik performansı ile galibiyetin mimarı oldu.
Maça Ev sahibi takım, Plenette Pierson’ın ve Shyra Ely’in basketleri ile iyi başlarken Fenerbahçe ilk 2 dakikalık bölümde skor bulmakta zorlandı. Ivana Matovic ve Angel McCoughtry ile hücumda çabuk toparlanan Sarı Lacivertliler, Nevriye Yılmaz’ın da skora katkı vermesiyle 16-2’lik bir seri yakaladı ve 9. dakikaya 11-22 önde girdi. Plenette Pierson ile suskuluğunu bozan Tarsus Belediyesi karşısında ilk yarıyı konuk takım 16-22 önde tamamladı.

İkinci periyoda Nevriye Yılmaz- Hana Horakova ikilisinin arka arkaya bulduğu basketlerle başlayan Fenerbahçe, tekrar farkı çift haneli rakamlara çıkarttı. Savunmasını sertleştiren ve 6 dakika boyunca rakibine sadece 4 sayı şansı veren İstanbul temsilcisi, 16. dakikaya girilirken Anete Zogota’nın sayıları ile 23 sayılık üstünlüğü yakaladı (20-43). Dominique Canty ile farkı azaltmaya çalışan rakibine Nevriye Yılmaz ile skor bulmaya devam ederek engel olan Fenerbahçe soyunma odasına 31-53 önde gitti.

İkinci yarıya Angel McCoughtry ile basketler bularak başlayan Sarı Lacivertliler, farklı üstünlüğünü koruyarak, 25. dakikaya da 37-60’lık skorla önde girdi. Bu dakikadan sonra Şaziye İvegin-Nevriye Yılmaz ikilisini ile potasında gördüğü basketlere yanıt veren Fenerbahçe, son periyoda da 54-74 önde girdi.

Final periyoduna Anete Zogota’nın basketleri ile başlayan İstanbul temsilcisi, Plenette Pierson- Dominique Canty ikilisinin basketlerine engel olamasa da son 5 dakikaya 62-78 üstün girdi. Kalan dakikalarda Nevin Nevlin ve Nevriye Yılmaz ile kolay sayılar bulmaya devam eden Fenerbahçe maçtan da 67-88 galip ayrıldı.

SALON: Tarsus

HAKEMLER:Uğur Özen-Aydın Karaçam-Kamil Gürsoy

TARSUS BELEDİYE (67): Naile İvegin 8 (2 ribaund), Dominique Canty 13 (3 ribaund-2 asist), Özge Yavaş 8 (3 ribaund-1 asist), Kübra Siyahdemir 2, Burcu Taşbaş, Alexis Hornbuckle 7 (6 ribaund-1 asist), Plenette Pierson 17 (6 ribaund), Shyra Ely 12 (5 ribaund-1 asist)

FENERBAHÇE (88): Özge Kavurmacıoğlu, Anete Zogota 14 (3 ribaund–3 asist), Hana Horakova 7 (2 ribaund–5 asist), Birsel Vardarlı 5 (8 ribaund–3 asist), Esmeral Tunçluer 2 (1 ribaund-4 asist), Şaziye İvegin 5 (2 ribaund-1 asist), Nevriye Yılmaz 30 (14 ribaund–5 asist), Ivana Matovic 8 (2 asist), Olçay Çakır, Nevin Nevlin 6 (6 ribaund-1 asist), Angel McCoughtry 11 (5 ribaund–3 asist)

1. PERİYOT: 16-22
2. PERİYOT: 15-31
3. PERİYOT: 23-21
4. PERİYOT: 13-14


* Tebrikler Kraliçeler ve teknik heyet.
* Zor geçmesi beklenen maçı kolay kazandık.Takımın formu iyi durumda.
* Nevriye'ye Maşaallah,nazar değmez inşaallah :))
Hakikaten sadece bizim değil Türk bayan basketbolunun alternatifsiz tek oyuncusu.
Pamuklara sarıp sarmalamalıyız.
* Angel aynen devam...
* Jakobsen sahne almaya başladı.Muhteşem bir ''stop jump shot''ı var.8/7 isabetle 14 sayı ile oynadı.Sıra üçlüklerinde inşaallah.
* Matoviç'te formda.Nevriye ile çok iyi anlaşıyorlar.
* Hocanın Şaziye'ye şans vermesi çok iyi oldu.Çünkü 3 numarada iyi bir Şaziye alternatifine ihtiyacımız var.
* Newlin'in de bas bas bağıran uzun rotasyonu için bu maçta 21 dk.gibi bir süre ile biraz kıpırdaması çok iyi işaret.
* Daha fazla hazır oyuncuya ihtiyacımız var.
* Tarsus takımı Amerikalılarının bireysel oyunları ile son derece dağınık,takım oyunundan uzak bir görüntü çizdi.Hiç beğenmedim.

20 Ocak 2011 Perşembe

Fenerbahçe - UMMC Ekaterinburg 82-75 (Salondan İzlenimler)




Uzun süredir yaşanan kriz ortamına rağmen, grubun ve top 16 listesinin liderlik mücadelesinden de başarıyla ayrılan kraliçelerimiz bizi gururlandırdılar.

İstanbul'da akşam karanlığı çökmüşken, Caferağa önünde yaklaşık kırk kişilik bir kuyruk olmuştu, kuyruk gelenlerle biraz daha uzamaktayken, daha fazla bekletmeyip yediye çeyrek kala gibi gişeleri açtılar, biletlerini alanlardan isteyenler içeri girdi. Kuyrukta beklerken kadın-erkek karışık yirmi polis içeri giriverdi, gelen özel araçtan inen maçın hakemleri de bavullarıyla beraber kulüp idari asistanıyla birlikte içeriye yöneldiler.

Salon içine girdiğimde fazla kimse yoktu, yavaş yavaş sahaya çıkan birkaç oyuncumuz oldu, aynı şekilde karşı takımdan da birkaç kişi şut antrenmanı yapıyorlardı. Biz sol köşedeki ön blok içine girip tanıdıklarla zaman geçiriyorduk, orada ısınmaya çıkan oyunculardan elindeki formaya imza toplayan Şadan ağabeye oyuncuları çağırmasına yardımcı olarak vakit güzel geçti.

Güvenlik görevlileri gene en ön sıraya birilerini koyup bu kısımda maç boyu bir kişi ayakta dursun deyince, bu iş bir tek bizim kulüpte var başka salonlarada gidiyoruz böyle uygulamalar görmüyoruz diye güvenlik sorumlularıyla konuşunca, buna kulüp ve valilik emniyet kurulu ortak karar veriyor dedi, zaten biliyoruz bizim kulübün tavırlarını ama sizde biraz esnek olun dedik.

Bizim tarafta şut atan Anna Vajda, İvana Matoviç ve Özge vardı. Anna çağırdığımızda çok içten bir şekilde gülümseyerek geliverdi, orada formaya imza atarken, hi Anna,how are you dedim ama cevabı Türkçe vermesi şaşırtıcı oldu, merhabalar,ben iyiyim siz nasılsınız beyler deyince aaa Türkçe konuşuyor yahu dediler (ben zaten biraz birşeyler öğrendiğini televizyonda duymuştum) resim çektirirken sıçrayarak demirlerin üzerinde poz verecek kadar içtendi, evet şimdi gidiyorum görüşürüz diyerek gitti. Takımda süre alamasa da yaşadığı yere dil olarak adapte olmaya çabalamış en azından dedim, daha önce herhalde Türkiye'de başka takımda oynamıştır yahu, çok düzgün konuşuyordu diyorlardı, yok dedim hiç bizim ülkede oynamadı.

Bu şekilde birçok oyuncuyu maç öncesi yanımıza çağırıverdik. İvana ve Özge'den sonra Hanna Horakova'da bizim seslenmemizi duyunca hemen gülümseyerek el salladı, hemen birkaç şut atıp geliverdi. Hanna sana güveniyoruz,başarılar dedim, aslında gelen birçok oyuncuya benzer şeyleri söylüyordum ama Hanna'nın maçtaki performansı etkileyici oluverdi.

Karşı tarafta ısınanlar arasında Cappie'ye seslenince, dönüp el salladı, sonra arkadaşlarından ayrılıp benche oturdu, orada uzun bir süre masaj yapıldı. Daha sonra FB tv muhabiri yanında tercüme yardımı için Mustafa Özben ile beraber onu bizim bench tarafındaki köşeye röportaj için götürdüler, gene oradan geçiyorken seslenip çağıranlara gülerek el sallıyordu,bir dakika diye işaret ediverdi. Birkaç dakikalık röportaj sırasında ekaterinburg oyuncuları ısınmaları bitirip içeriye gidiverdiler, Cappie arkasına baktığında herkesin gittiğini farkedince gülerek gitmem lazım diyerek röportajı kesiverdi, koşarak içeriye yöneldi.

Sahaya çıkan yeni transfer Anete rakip takımdaki arkadaşlarıyla sohbet ediyordu, Angel'da sahaya gelmişti ama yerli oyuncuların çoğu dışarı çıkmamıştı, yabancıların hepsi sahada şut çalışıyordu. Angel uzun süren bağırışlara bakıyordu,selam veriyordu ama gelmiyordu. Bir süre sonra güleryüzle geliverdi, resim çektirilmek istenince o aşağıda olduğundan zıplamak ister gibi şaka yaptı, sonra kafasını demirlerin arasına sokarak gülen yüz yaptı bayağı eğlenceli bir kızdı, biz teşekkür ettik, o bize teşekkür etti, burada destek için endişe duyma, bu taraftar senin gibi oyuncuları sever dedim.

Maç vaktine yaklaşırken, turuncu tshirtleriyle rus takımının taraftarları geldi, zaten maçtan önce de buraya birkaç sene önce gelen otuz kişilik grubun davullarıyla falan bizi nasıl bunalttıklarını anlatıyordum. Bu sefer gelenler ise gidip yakından bakınca sekiz kişiydi, belki sonra birkaç kişi daha girmiştir, hepsi de gençti, bu sefer davullarını içeri sokmalarına kapıda izin vermemişlerdi. Bir iki tanesi üzerindekileri tribünün içinde çıkartıp tshirt giyiyordu; çubuk balonları,turuncu tshirtleri,bayraklarıyla orayı renklendirdiler, ne dediklerini anlamadığım birşey bağırıyorlardı. Maç içinde de zaman zaman sessizlik anlarında, bizim faul atışlarımızda falan oradan ses duyuluyordu.
Rusların da sağ tarafında kalan, salonun sağ duvardibinde, altlarda salon müdavimi ağabeyler varken, üstlerde ise bütün basketbol kız altyapı oyuncuları oturmaktaydı.

Elimdeki fazladan bileti gelecek olan arkadaş arayınca dışarıya yönelip ona verdim, maça fazla vakit yoktu ama dışarda da öyle büyük bir kuyruk falan gözükmüyordu. Kimi taraftar öbekleri vardı, belki toplu gireceklerdi yada birilerinin içeri sokmasını bekliyorlardı.

Tekrar tribüne dönerken karşılaştığım resmi site fotoğrafçısına resimleri yüklediği bir site var mı diye soruverdim, belli ki siteye konacak resimleri editörleri seçiyordu, en azından bu salonda tek tribün olduğu için hiç doğru düzgün bütün tribünü komple gösteren bir resim göremiyoruz bari çektiklerini koyduğu bir site varsa oradan bulsak dedim ama hiçbiryere yüklemiyormuş.

Süper menajerimiz Didem Akın bir sağa bir sola geziniyordu, bir ara Cappie ile uzun bir süre gülüşerek birşeyler konuştuğunu gördüm. Devre arasında ise elindeki kağıtlarıyla protokolün önünde başkana son gelişmelere dair birşeyler anlatıyordu, başkanın talimatlarını dinleyerek kafa sallıyordu, ben de uzaktan Didem hanım istifa dilekçesi mi o diye seslendim ama duyuramadım.

Maça yakın vakitte sol köşenin alt kısmına doğru yığılma artmıştı, gene yeterli bir taraftar kitlesi vardı ama salonda üstlerde ufak boşluklar kalmıştı. Her ne kadar o kalabalığın içinde rahat etmeyeceğimi bilsem de, en azından sahaya baskı müdahale etmeye en müsait yer diye orada kalıverdim. Bir yandan da en azından tezahüratlar girilecekken maçı takip edip top bize geçti, şimdi basıyoruz ıslıklamak lazım, şu kadar saniye daha var, gevşemeyelim, fark kapanabilir, uyutucu tezahürat yapmayalım, daha kısa canlı şeyler girelim vb. durumu sete çıkan Alper ağabeyle iletişim kurmaya fırsat oluyordu, bu şekilde biraz daha tribünün maçın içinde olması için müdahil oluyorduk, en azından Burhan Felek'te ki eczacıbaşı maçından daha etkili bir ortamla oyundan kopmamaya uğraş verildi.

Anlamadığım birkaç şey vardı ki, sanırım tribünde o blokta sezon başı kombineye açılmış olsa gerek ki aralarda ortamın aksine çok sakin duran, hatta oturmaya çalışan kişiler vardı. Eğer kombinelilerden değillerse neden maçı izleyecek olanlar aktif taraftarların arasına girer anlayamıyorum, zira salonda buna uygun rahatça oturup maç izlenecek birsürü yer var. Yada kimisi sonradan gelen bazı tanıdıklarını aralara çağırıp sokuyorlar ama bir bakıyorum gelen adam hiç kıpırdamıyor bile, boşyere sıkışıyoruz.

Bu sefer sete fazla çıkan yoktu da gene de üçüncüye hiç gerek olmuyor. Oraya çıkan hiçbirşey yapmadan maç izler mi, bir metre önündekiler kıyameti koparıyor ıslık çalıyor atkı sallıyor, ama bir bakıyoruz sette sahayı izleyen biri, uyumasana falan diye arada bir dürtmek gerekiyor.

Bir diğer komedide maç bitince yaşanıyor, ön sıra boş tutulduğundan herkes montunu falan oraya koyuyor, maç bitimine doğru ne oluyorsa birden bire herkes setin oraya hem montları hem birbirini çiğnercesine hücum ediyor. Oldukları yerden takımla bütünleşip karşılıklı tezahürat edemiyorlarmış gibi oraya yığılıveriyorlar.

Maç başlamadan önce tezahüratlar başlamıştı, oyuncu anonsları yapılırken, ekaterinburg oyuncuları ıslıklanıyordu, taa ki Cappie Pondexter adı okunana kadar, sıra ona gelince salondan alkış yükseldi. Daha sonra bizim oyuncular alkışlarla anons edildi, kanaryasın sen bizim canımız... denilerek ortam ısıtıldı. Yöneticilerin kimisi sonradan gelerek protokolde başkanın yanında kalabalıklaştılar.

Maça iyi bir giriş yapmıştık, özellikle Hanna hırslı bir görüntü sergiliyordu, savunmadaki alan dizilişimiz ilginçti ama bayağı sıkıntı veriyorduk. Tribünde bazen önden bazen üstlerden girilenlere göre gidiyordu, top rakibe geçtikçe ıslığa yönelmeye uğraşılıyordu. Büyük Alper'in kafasındaki teri sık sık eliyle yere akıttığını gördüm, bu yaşta hala bu işlerin içinde olmaları garip görünüyordu ama en azından ne idüğü belirsiz gençlerin kafalarına göre idare etmesinden iyiydi, zaman zaman bizim maça yönelik tepkilerimize göre çevredekileri yönlendiriyordu. Birkaç kere maçta farkın azaldığı anlarda üstlere doğru nutuk çekerek bakın maçı izlemeye başladınız,fark ne hale geldi,bu taraftar maç kazandırır beyler bayanlar haydi canlanın diye sesleniyordu. Bu esnada rakip takıma güzel bir şekilde top kaybı yaptıran oyuncularımızı alkışlıyorduk, o da beni alkışlıyorsunuz zannettim diye gülüyordu.

İlk periyot güzel giden işleri, ikinci periyot Cappie bozuverdi, eli ısındıkça sayıları sıralayıp farkın erimesine yol açtı, onu yakın savunmakta sıkıntı çektik. Yeni transfer Anete'nin bu maçta iki defa hızlı hücumda boştakine pas yada potaya penetre etmeyi düşünmeden durarak şut atmayı tercih edip kaçırması hoşuma gitmedi ama herhalde zamanla uyum sağlayacaktır. Bazı oyuncular sanki geçen seneki dar kadroymuş gibi uzun sürelerle sahada kalıyordu, onların yorulduğunu çok net görüyorduk ama biraz daha tribünden ittire ittire enerji takviyesi yapılıyordu. Bu maç fazla süre bulamayan Birsel oyuna girerken büyük alkış aldı.

Zaman zaman tezahüratları yutan uzun anonslara kızdığımız oldu, biraz daha düşük sesle girmesi için işaret ediliyordu. Çoğunlukla bizim faul atışlarına doğru tezahüratlar durulup sessizlik çöküyordu, ama bu fırsattan istifade eden rus gençleri höykürüp konsantrasyon bozmaya uğraşıyordu, onlara kızıp heeey şşt diye uzaktan ses edenler onlardan daha çok ses yapıyordu, duymak istemiyorlarsa hafiften tezahürata devam etmeleri en uygunu olurdu, böylece sessizlikte kimseye gürültü fırsatı doğmazdı.

Devre arası su almaya ve lavaboya çıkıp döndükten sonra, ekaterinburg oyuncularının bizim önümüzde ısınmakta olduklarını gördüm. Cappie elinde topla bize yakın geliyordu, herkes Cappieee diye ona seslenince, tribüne daha da yaklaşarak onun bildiğimiz gülümsemesiyle ağzını açıp neee diye gülüp potaya doğru hareketlendi. Yok galatasaray yok Cappie Pondexter diye tezahürat etmeye başladık, şutu atıp sırasını dönerken işaret parmağıyla onaylıyordu. Orada bu tezahüratın neden olduğunu bilmeyip niye söylüyorsunuz galatasaray ile mi anlaşacakmış diyenler vardı.

İkinci devre rakip takım bizim tarafa hücum edeceğinden daha fazla baskı yapmamız gerekiyordu, bu salonda özellikle ikinci yarıları rakipler için daha zor geçiyor zira taraftarında baskısı bizim savunmanın direnciyle birleşip ortam sertliğini artırıveriyor.

İkinci devreki ortam zaman zaman hatalar olduysa da tribün açısından kötü sayılmazdı, daha iyisi de olabilirdi. Ama yeterli taraftar grubu ilgisi olmayınca tezahürat etmek yorucu oluyor, bir de herkesin ıslık uğultu için uğraştığı andan sonra top bize geçince bir kaç kere sessiz kalındığı zamanlar oldu, yada birkaç yerden ayrı ayrı ses çıkınca şaşırılıp susulduğu. Hem baskı için uğraş sonra hemen herkes aynı anda aynı tezahürat gir falan bu hiçte kolay olmuyor, daha iyi anladım. Zaman zaman girilen yeryüzünde gökyüzünde bir fırtına kopar hergün... benzeri uzun uyutucu tezahüratları ise söylenmemesi için yukarıdakilere uyarmak gerekti, daha kısa coşkulu birşeyler girmeli deyince, hemen ardından girilen coşkulu Kanarya Kanarya saldır saldır Kanarya sesleri güzeldi.

Oradaki tribünün eskileri Alper ve Şadan ağabeyler hani bizim eskilerden bir tezahürat vardı,söylesek mi falan diyorlardı. Bomborasi bomborasi bom bom bom Sarı Lacivert Şampiyon... bunu biliyordum güzel olurdu da sadece bizim tribünlerin söylediği birşey değildi herhalde... gümgümgüm hababam yapalım diyenlerde oldu, gümgümgüm Kanarya da fena olmazdı. Herneyse bunları konuşurken mola bitti, tekrar maça daldık.

Haydi kızlar diye mola dönüşleri alkış başlatıyorduk, bir ara rakip oyunda öne geçtiyse de tekrar üstünlüğü almıştık, hücumda pota altında İvana çok bitiriciydi, Angel'da sayılarıyla bizi rahatlatıyordu. Skorda çok çeşitli katkı yapan olmasa da takımca mücadele üstdüzeydeydi, rakip zaman zaman potayı görmekte zorlandı. Alper ağabey atkılı olanları öne çağırdı, duvarın dibine gelip onların hücumunda atkı sallayın diyordu ama bir süre sonra spor büro polisinden biri kıllık yapıverdi, aşağıdakiler koltuklara çıksın diye ortamı soğuttu.

Bir ara fark beşe kadar inince etraftakilere gevşemeyin,daha maç bitmedi bunlar hemen kapatabilir diyorduk. Gene yoğun ıslıklar yükselirken, bir hücum boyunca sağ yukarıya salonun geri kalanına bakayım dedim. Ben bir hücum birşey yapmadan yukarıyı izledim diye utanıyordum ama salonun bu orta kısımlarındakiler maçı izliyordu. Yahu fark azalıyor oyun kritik hale geliyor, salonun bir köşesi eller kollar atkılar sallanıyor, ıslıklar uğultular yırtınıyor ama salon ortasında görebildiğim büyük kısmı heyecanlı halleri yüzlerinden okunuyor da hiç bir reaksiyon olmadan sahaya bakıyorlardı. Neyse bir ara artık yeter deyip bir kereliğine o tarafıda tezahürata katma çağırıları oldu, ayağa davet edilip karşılıklı Fenerbahçem benim biricik sevgilim yapıldı.

Farkı tekrar çift haneye çıkarınca son iki dakika kala molada avaz avaz yapalım dedim, ama mola bitiyordu neyse maç bitince yaparız dedik. Omuz omuza diyenleri de durun son dakikaya girelim diye frenliyorduk, rakip güçlüydü bu da basketboldu, her an farkın kapanması endişesi geçen seneki spartak maçı yüzünden içimize yerleşmişti, ama orada Taurasi vardı. Bu sefer kontrolü kaybetmeden, yapılan tam saha baskıyı aşan oyunculara alkış tutarak süreyi geçirmelerini istiyorduk.

Son dakikaya girerken molalar üstüste gelince, on dokuz sekiz diye geri sayımla omuzomuza yapıldı. Şampiyon Fenerbahçem ne istersen iste benden diyerek devam eden coşkuyu, son saniyelerde sahaya dönüp ellerimizi açarak avaz avaz sesimizin yükselmesi takip etti, tezahüratlar edilirken oyuncular da potayı karartmıştı, maç öyle bitiverdi.

Sonunda bir euroleague grubunu hem de yenilgisiz lider bitirmenin keyfini yaşıyorduk, bir rus takımını burada yenmeyeli çok zaman olmuştu. Tribüne çağırılan oyunculara bu taraftar sizinle gurur duyuyor diye tezahürat edildi, maçta tüm süreyi oyunda geçiren İvana yorgunluktan ayakta zor duruyor gibiydi. Oyuncular yöneticilere doğru yönelecekken hızlı bir şekilde Sarııı sesi yükselince kaptan Nevriye duraklayıp Lacivert diye diğerleriyle beraber karşılık verdi. Yeni oyuncular bilmiyordu ama yabancıların bir kısmı katılıyordu. Karşılıklı Sarı-Lacivert yapıldıktan sonra alkışlarla oley oley.. şampiyon kanarya sesleri yükseldi.

Tribünler ve protokol dağılırken "stad samandıra için sana teşekkür ederiz, bu taraftar artık seni istemiyor Aziz" tezahüratı kısa bir süreliğine söylendi, aynı şekilde cumartesi Burhan Felekte ki maçtan öncede kısa bir süre duyulmuştu.

Yöneticilerle tebrikleşen takım alkışlarla tezahüratlar eşliğinde gitti, daha sonra röportaj için sahaya dönen Angel ve İvana'ya ilgi yöneldi, taraftarları selamladılar. Biz de yavaştan lavaboya gidip hazırlanarak dışarıya döküldük. Gelecek maç kimle rakip olacağımız falan konuşulmuyordu, haftasonu çakışan maçlardan hangisine gideceğimizi konuşuyorduk. Nasılsa artık final foura kadar saha avantajı bizim elimizde olduğuna göre onu diğerleri düşünsün.

Video için ig2008'e teşekkürler

Harika Kraliçeler 10/10 ile Bitirdi.82-75 !!!


FIBA Bayanlar  Euroleague’de mücadele eden Fenerbahçe, B Grubu’ndaki onuncu maçında Rusya’nın UMMC Ekaterinburg takımı ile İstanbul’da karşı karşıya geldi. İlk maçta rakibini kendi evinde 67-73 mağlup eden Sarı Lacivertliler, ikinci maçtan da 82-75 galip ayrılarak grubunu yenilgisiz lider tamamladı. Angel McCoughtry-Ivana Matovic ikilisi ürettikleri 50 sayı ile galibiyette önemli rol oynadılar.

Karşılaşmaya Fenerbahçe, Ivana Matovic, Angel McCoughtry ve Hana Horakova ile hızlı başladı ve 2.5 dakikalık bölümü 9-2 önde geçerek rakibine daha maçın başında ilk molasını aldırdı. Mola dönüşünde Olga Arteshina ile 3 sayılık bir basket bulan konuk takım, boyalı alandan da Candace Parker ve Maria Stepanova ile skor üretti. Angel McCoughtry-Ivana Matovic ikilisi ile skor avantajını koruyan temsilcimiz, ilk periyodu 21-13 önde tamamladı.

Cappie Pondexter’ın üst üste bulduğu basketlerle ikinci periyoda iyi başlayan UMMC Ekaterinburg’a Sarı Lacivertliler, Ivana Matovic ve Nevriye Yılmaz ile cevap verdi. Ribaudlardaki üstünlüğünü hücumda kolay sayılar bularak destekleyen temsilcimiz, 15. dakikaya 31-25 önde girdi. Cappie Pondexter’ın hücumda çok etkili olduğu dakikalarda farkı eritmeye çalışan Rusya temsilcisi, 3 sayı çizgisinin gerisinden Agnieszka Bibrzycka ile serbest atışlardan Maria Stepanova ile skor bularak farkı 1 sayıya indirdi (38-37). İlk yarıyı serbest atış çizgisinden bulduğu sayılarla Fenerbahçe 40-37 önde kapattı.

İkinci yarıya temsilcimiz, Esmeral Tunçluer ve Ivana Matovic’in sayıları ile başladı. UMMC Ekaterinburg ise bu periyottaki ilk sayılarına Agnieszka Bibrzycka ve Deanna Nolan’ın basketleri ile ulaştı. Karşılaşmanın 25. dakikasını Angel McCoughtry’in sayları ile 52-47 önde geçen Sarı Lacivertliler, Maria Stepanova’nın basketlerine de hemen cevap vererek son periyoda da 65-53 üstün girdi.

Final periyoduna takımlar karşılıklı basketlerle başlarken temsilcimiz, Anete Jekabsone- Ivana Matovic ikilisi ile skordaki üstünlüğünü korudu. Mücadelenin son 4 dakikasına Fenerbahçe, Nevriye Yılmaz’ın sayıları ile 77-67 önde girdi. Cappie Pondexter’ın ve Candace Parker’ın skorer oyunları ile maça tekrar ortak olmaya çalışan Rusya temsilcisi, Ivana Matovic’i ve Angel McCoughtry’i durdurmakta zorlandı. Temsilcimiz bu iki oyuncunun etkili hücumları ile maçtan 82-75 galip ayrıldı.
FENERBAHÇE (82): Anete Jekabsone 7 (1 ribaund-2 asist), Hana Horakova 9 (8 ribaund-4 asist), Birsel Vardarlı, Esmeral Tunçluer 2 (5 ribaund-3 asist), Nevriye Yılmaz 14 (5 ribaund-1 asist), Ivana Matovic 24 (3 ribaund-3 asist), Angel McCoughtry 26 (7 ribaund-1 asist)

UMMC EKATERINBURG (75): Olga Arteshina 3 (1 asist), Sandrine Gruda 2 (2 ribaund), Celine Dumerc 2, Maria Stepanova 12 (7 ribaund), Agnieszka Bibrzycka 12 (6 ribaund-2 asist), Candace Parker 18 (9 ribaund-1 asist), Deanna Nolan 8 (3 ribaund-1 asist), Cappie Pondexter 18 (2 ribaund-7 asist), Svetlana Abrosimova (1 ribaund).

1. PERİYOT: 21-13
2. PERİYOT: 19-24
3. PERİYOT: 25-16
4. PERİYOT: 17-22


Laszlo Ratgeber: “Artık çok daha fazla çalışmalıyız”

Fenerbahçe Bayan  Basketbol Takımı Antrenörü Laszlo Ratgeber, bu aşamadan sonra çok daha fazla çalışmaları gerektiğini söyledi.

FIBA Bayanlar  Euroleague’de ilk tur maçlarını tüm gruplar içinde tek yenilgisiz takım olarak tamamlayan Fenerbahçe’de antrenör Laszlo Ratgeber, UMMC Ekaterinburg maçının ardından yaptığı değerlendirmede bu aşamadan sonra çok daha fazla çalışmaları gerektiğini ifade etti.

UMMC Ekaterinburg karşısında çok iyi bir savunma yaptıklarını dile getiren Ratgeber, “Bu akşam savunmada çok iyi bir mücadele ortaya koyduk. İlk turu yenilgisiz ve tüm gruplar içerisinde ilk sırada bitirmek mükemmel bir duygu. Ancak asıl mücadele bundan sonra başlıyor. Takım kimyamız için çok daha fazla çalışmamız gerekiyor. Bu gece yüreğimizi ortaya koyarak galibiyete uzandık ancak Fenerbahçe için gerçekten tarihi bir başarı kazanmak ve Final Four’a ulaşmak istiyorsak çok daha fazla açılmamız ve çok daha iyi oynamamız gerekiyor. Bu unutulmaz gecede emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Karşılaşmayı 26 sayı ve 7 ribaund ile tamamlayarak galibiyette önemli bir pay sahibi olan Angel McCoughtry ise müthiş bir galibiyet aldıklarını ve salonu dolduran muhteşem taraftarlara çok teşekkür ettiğini dile getirdi.

UMMC Ekaterinburg Antrenörü Gundars Vetra ise Fenerbahçe karşısında iyi oynamadıklarını ve bundan sonra çok daha fazla çalışmaları gerektiğini dile getirirken, Deanna Nolan da her iki takım için de çok önemli olan böylesine bir maçı kaybettikleri için üzgün olduklarını söyledi. Nolan aynı zamanda, hedeflerinin değişmediğini ve FIBA Bayanlar Euroleague Şampiyonluğu’nu istediklerini de sözlerine ekledi.
 




*************************************************************
     MUHTEŞEM ANGEL MC COUGHTRY
* Hem galibiyet için hem de grubu 10/10 ile namağlup büyük bir başarı ile lider bitirdiğimiz için teknik heyet ve Diana - Penny dahil tüm oyuncularımızı kutluyorum.
* Dün akşam müthiş bir maç seyrettik.Takımın lider pozisyonundaki 2 Dünya çapındaki oyuncusunu kaybeden takım muhteşem bir dayanışma göstererek ,ortaya koçun dediği gibi yüreklerini koyarak en güçlü rakibini sürklase etti.UMMC takımı maç boyunca sadece 1 kez Parker'ın turnikesi ile 1 sayı öne geçebildi.Maçın kontrolü daima bizdeydi.
* Bu maçtan çıkarılacak çok ders var.
En önemlisi ''takım olmak''.''İsimler değil yürekler  oynuyor''
Futbol takımını onun için eleştiriyoruz.Devre arasında 9 yeni futbolcu alan Yeni Malatyaspor bile bizim beyzadeleri yendi.Niye ? Çünkü ortaya yüreklerini koydular.
Erkek voleybol takımımız ligte devre bitti,Avrupa maçları sona erdi 25'e yakın maç oynandı ama hala bir takım görüntüsü vermiyorlar.O yüzden iyi sonuçlar alamıyoruz.
 Oysa bayan basketbol takımı öyle böyle değil 9 şiddetinde 2 kez deprem yaşamasına rağmen gücünden hiç bir şey kaybetmediği gibi daha da güçlenmiş gözüktü.Niye ? Dediğim gibi dayanışma göstererek ,ortaya yüreklerini koyarak bir sinerji oluşturdular.
 * Taurasi ve Penny varken arka planda kalan lider özellikli oyuncular dün akşam sahneye çıktılar.
Matoviç ve Horokova mesela.Horokova geldiğinden beri en iyi oyununu oynadı diyoruz.
Matoviç pota altında ezdi geçti hiçte dinlenmeden hem de.MC son maçta Penny varken ilk maçı da olduğu için pek sahne almamıştı ama dün akşam ''bana güvenip,üstüme takımı kurabilirsiniz'' mesajını çok net verdi.Tabii ki takım olarak oynayacağız ,tek bir isme yüklememek gerekir ama zor durumlarda 1-2 yıldız oyuncu dominasyon gösterecek.Dün akşam MC ve Matoviç bunu mükemmel yaptılar.
 Öyle ki 82 sayımızın 50'sini yaptılar.
*Çok zor maçtı.İlk maçtan bizde Taurasi ve Penny yokken (MC 2.maçı,Zagota ise henüz bir kaç günlüktü),onlar Parker gibi çok önemli bir takviye ile gelmişlerdi.
(C.Longhorne yoktu bu kez)
* Ratgeber'i kutlamak lazım. Hoca rakibi iyi etüd etmiş,Matc-up zone defence (eşleşmeli alan savunması)  yaparak onları şaşırttı. Bu nedenle Parker hızlı hücumlar dışında fazla etkili olamadı.Gruda içeriden hiç etkili olamadı ve faul problemine soktuk.(15 dk.2 sayı) Cappie sadece 2.çeyrekte etkili oynadı.(18 sayısının sanırım 13'ünü bu çeyrekte hatta ilk 5 dakikada attı).Biba'nın bu savunmanın tek eksiği köşelere zamanında gidemediğimiz için 3 tane köşeden üçlüğü (8/3 atabilmiş O da) ve Stepanova'nın içeriden etkili oyunu ile takip edebildiler.
Çok güçlü ve obsiyonlu bir takım UMMC.
* Angel MC'ye tekrar dönmek istiyorum.Nazar değmesin öncelikle.Bize 39 attığı maçta az deli etmemişti beni :)) Müthiş bir oyuncu.Çok cesur.Çok ilginç bir stili var.Şutu yukarıdan atıyor bloklanmamak için ve delicesine kendinden daha uzunların üstüne  içeriye yükleniyor.Şutunu atıyor,ribaunt kovalıyor.Savunma yapıyor,blok yapıyor.Cappie'ye yaptığı blok inanılmazdı.
Kıvanç'ın dediği gibi merdivensiz yukarıya tırmanıyor sanki.
Valla 2 yıldız oyuncuyu koruyup,sahip çıkamadığı için ne kadar eleştirsekte Semih Özsoy,Didem Akın ve diğer yetkileleri kısa zamanda böyle bir oyuncuyu koparıp monte ettikleri için bravo.
Aynı şekilde Zagota da öyle olacak.Dün Zagota ısınma turlarındaydı.Penetreyi kesip şuta kalktı 2 kez kaçırdı falan ama  esas dışarıdan ceza şutlarını bol bol göreceğiz ileride.
* Tabii bu kadar  övgüden sonra sıkıntılara da gelmek lazım.
Hoca ne düşünüyor bilmiyorum ama çok dar rotasyon ile oynuyor.Belki de transfer isteğini göstermek için.Vajda,Newlin,Şaziye hiç süre almıyor,Matoviç ve Nevriye 40 dakika oynadı.Bazı hızlı hücumlardan yediğimiz sayılarda bu yorgunluğun da etkisi var.Gerçi hoca bu zaafı görerek,faul problemi yaşatmamak için alan savunması yaptırdı.
* Kesinlikle bir uzun oyuncu şart.Dün UMMC'deki Stepanova tam bizlik oyuncu ama vermezler.
Sanırım bir  ABD'li hatta keşke Ebony gelse.Bu şart.Hatta Angel'ı yedekleyecek bir 3 numara da lazım ama o zor olur.Vajda'yı hiç kullanmıyorken ve ligte sözleşmesini askıya almışken gönderilmeli ve yerine oyuncu alınmalı.
 * Taraftar mükemmeldi gene.Müthiş bir atmosfer oluşturuyorlar.Sakın Caferağadan Abdi İpekçi veya Sinan Erdem'e gitmeyelim Ezik maçı için.O Salona ve atmosfere bizim  takım alışık.Macera aramayalım aman ...
* Ve kaderin cilvesi ,ezikler rakibimiz oldu.Aslında pek hoşuma gitmedi bu eşleşme.
Çekindiğimden,korktuğumdan değil ama o camianın ne kadar pislik,çirkef ,''başarıya giden her yol mübahtır makyavelist felsfesini'' güttüğünü bildiğimiz için gene neler yapacaklardır neler.
 Ama takıma güveniyorum.Takviye şart yalnız,bu kadar iyi tabloyu 10/10 ile gelip Allah muhafaza sakata gelmeyelim.